The Machine
“Bir varlık olarak tanımlanan zaman, şimdide yaşanan bir an’dır. An’da yaşanan eylemlerin çeşidi, oluşun sonsuz sürecinde yer alır.”
Samantha Hardingham
ÖNCÜL
Performans sanatı, 1960’lı yıllarda ortaya çıkan, izleyicinin önünde canlı olarak icra edilen bir sanat biçimidir. Performans sanatı metinden bağımsızdır ve o an olur. Tekrarı yoktur. Tekrarlansa bile bu tekrar bir farklılık taşıyacaktır ve dolayısıyla bu performans öncekinden başka bir performans olacaktır. Performans sözcüğü, ‘gösterme’ anlamına gelmekle birlikte ‘tamamlama’ anlamını da içermektedir. Bir sanat yapıtının ‘tamamlanması’, başka bir deyişle ‘sanat performansı’, sanat yapıtının hiçbir özel beceri gerektirmeden özel bir işlev ve ifade yüklenmeden seyirci tarafından tamamlanması anlamına gelmektedir. Yani metinden bağımsız olarak sahneleme bu tamamlanma içindir. Performans sanatı izleyiciyi sadece seyreden, pasif konumdan aktif üreten, sanata dâhil olan bir konuma getirmektir.
“Modern zamanlarda sanat, sırça sarayından çıkıp kalabalığa karışmıştır, çünkü kendini yalnız hissetmiştir. Artık tam anlamıyla yüksek sanat değildir, çünkü aristokrasinin ve kilisenin yüksek dünyasına giden bir yol olmaktan çıkmıştır.”
Donald Kuspit
EŞİK
Performans sanatının önemli temsilcilerinden Allan Kaprow, sanatın müzeler aracılığıyla toplumdan koparıldığına vurgu yaparak, alternatif mekânlarda etkileşim ortamı sağlayan happeninglerinde olağanüstü gösteri biçimlerinden ve özgür anlatım yöntemlerinden yararlanmış, izleyici ve sanatçı arasındaki sınırı kaldırmıştır.
Performans sanatında mekanlar bulunsa bile bu mekanlar çok fazla farklılık barındırmaktadır. Mekân kimi zaman Çin Seddi’nin bir ucundan diğer ucuna uzanır, kimi zaman hiç bulunmaz. Her bir performansın birbirinden farklı boyutta mekanlara ihtiyaç duyması gerektiği göz önüne alındığında, sanat gösterimlerinin yapılacağı mekânın belirli sınır içerisinde yapılması yanlış bir yaklaşım olur.
Performans sanatı aynı zamanda bir süreci sanata dahil eder. Bitmiş bir tablo yanında tablonun yaratımı da sanata dahildir. Bu bakımdan geleneksel sergi mekanları performans sanatlarının ihtiyacını karşılayamamaktadır.
ARDIL
Bu çıkarımın sonucunda performans sanatlarına hitap eden mekanların esnek ve uygulanacak olan her bir gösteri için farklı boyutlara ve şekle girebilen mekanlar olması gerekmektedir.
Kullanıcının da etkileşime girebildiği, aynı zamanda mekânı şekillendirebildiği bu yaklaşımın her zaman değişim içinde olmasından dolayı net bir programı bulunmamaktadır. Bunun sayesinde kullanıcıya hiç mekân vermeyerek sonsuz varyasyonlu mekân vermiş olur.
Sonsuz varyasyonu bulunan bu mekân her zaman bir değişim içinde (süreç) ve sanatçı etkileşimini (seyirci-sanat eseri etkileşimi) barındırdığı için sonsuz bir döngüde kendi performansını yaratacaktır.
Birçok kez tebrik ettim fakat bir de buradan dile getirerek kalıcı olmasını istedim. Tebrik ederim çok başarılı bir proje olmuş. Yarışma projesi tadında, emeğine sağlık.